Перевод: с турецкого на все языки

со всех языков на турецкий

karşı takım

  • 1 karşı takım

    sport Gegenmannschaft f

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > karşı takım

  • 2 karşı

    I s
    1) Gegenüber nt
    \karşıdaki ev das Haus gegenüber
    \karşımda mir gegenüber, vor mir
    birinin \karşısında âciz olmak jdm gegenüber machtlos sein
    \karşıya geçmek hinübergehen
    kamera \karşısında vor der Kamera
    2) bu olayların \karşısında vor dem Hintergrund dieser Ereignisse; ( olaylara bakıldığı zaman) angesichts dieser Ereignisse
    II adj gegnerisch
    \karşı takım die gegnerische Mannschaft
    \karşı takımın bir oyuncusu ein Spieler der gegnerischen Mannschaft
    III adv gegen
    bir şeye \karşı olmak gegen etw sein
    ben buna \karşıyım ich bin dagegen
    kim bundan yana, kim buna \karşı? wer ist dafür und wer dagegen?
    IV part ( için) für
    her ihtimale \karşı für alle Fälle
    İngilizcesi kötü, buna \karşı matematiği iyi in Englisch ist er schlecht, dafür ist er gut in Mathematik

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > karşı

  • 3 takım

    takım s
    1) sport Mannschaft f
    karşı \takım die gegnerische Mannschaft
    2) ( kahve, çay \takımı) Service nt; (çatal bıçak \takımı) Besteck nt; (yemek odası \takımı) Einrichtung f; (koltuk \takımı) Garnitur f; (satranç \takımı) Spiel nt
    4) (alet \takımı) Satz m; (kromozom \takımı) Satz m
    5) aero (iniş \takımı) Gestell nt, Werk nt
    6) ( dikiş, yama \takımı) Zeug nt
    7) ( pej) (yama \takımı) Volk nt
    8) ( benzer, gibi) Sorte f
    9) ( trup) Truppe f; ( ekip) Team nt
    \takım halinde çalışmak im Team arbeiten
    10) (\takım giysi) Anzug m
    11) mus (boru \takımı) Register nt
    kırk boru \takımlı bir org eine Orgel mit vierzig Registern
    12) mil Zug m

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > takım

  • 4 karşı

    про́тив
    * * *
    1.
    противополо́жная сторона́

    karşıdan bir araba geliyordu — с противополо́жной стороны́ е́хала кака́я-то маши́на

    karşıya geçmek — перейти́ на противополо́жную сто́рону

    karşıda oturuyor — он живёт напро́тив

    2.
    1) противополо́жный

    karşı mahalle — кварта́л, располо́женный напро́тив

    karşı taraf — противополо́жная сторона́

    2) несхо́дный, противоре́чащий [друго́му]

    karşı davaюр. встре́чный иск

    karşı parti — оппозицио́нная па́ртия

    karşı takımспорт. кома́нда-проти́вник

    karşı teklif — встре́чное предложе́ние, контрпредложе́ние

    3. -e
    1) про́тив, напро́тив кого-чего; пе́ред кем-чем

    parka karşı oturmak — жить напро́тив па́рка

    buna karşı — про́тив э́того

    gripe karşı ilâç — лека́рство про́тив гри́ппа

    2) по отноше́нию к кому-чему, относи́тельно кого-чего

    size karşı söz — а) выска́зывание про́тив вас; б) относи́тельно вас

    ona karşı sempatim var — у меня́ к нему́ симпа́тия

    3) под, к... ( о времени)

    akşama karşı — под ве́чер, к ве́черу

    tren sabaha karşı istasyona geldi — к утру́ по́езд при́был на ста́нцию

    ••
    - karşı durmak
    - karşı sına geçmek
    - karşı gelmek
    - karşı koymak
    - karşı olmak
    - kim karşı?

    Türkçe-rusça sözlük > karşı

  • 5 karşı

    "1. the place opposite. 2. facing, opposite. 3. opposing. 4. counter-, anti-. 5. /a/ facing, in the direction of, toward. 6. /a/ in return for. 7. /a/ in response to. 8. /a/ toward, to, for. 9. /a/ against, contrary to. 10. /a/ against, as a cure for, as a countermeasure to. -dan bakmak /a/ to look on idly. - çıkış objection, protest. - çıkmak /a/ 1. to oppose. 2. to object (to). 3. to go to meet (someone). -sına çıkmak /ın/ 1. to appear suddenly in front of (one). 2. to oppose. - dava counterclaim. -sına dikilmek /ın/ 1. to stand facing (someone). 2. to oppose. - duran opponent. - durmak /a/ to resist, oppose. -ya geçmek to cross over to the other side. - gelme defiance. - gelmek /a/ to defy; to oppose openly. - gerilla counterguerrilla. - gitmek /a/ to go to meet (someone). - görüşlü 1. opposed, opposing. 2. opponent. - hücum counterattack. - hücuma geçmek to counterattack. - itham countercharge. - ithamda bulunmak to countercharge. - karşıya face to face. -dan karşıya from one side to another, across. - koyma resistance. - koymak /a/ to oppose, resist, make a stand (against). - olmak /a/ to be against. -sında olmak /ın/ to oppose. - oy opposing vote, negative vote. - reform counterreformation. - rüzgâr adverse wind. - taarruz counteroffensive. - taarruza geçmek to start a counteroffensive. - takım opposing team. - taraf opposite side. - teklif 1. counterproposal. 2. counteroffer. - yaka the opposite shore, the other side. "

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > karşı

  • 6 markaj

    استتار [اِسْتِتَار]

    Türkçe-Arapça Sözlük > markaj

См. также в других словарях:

  • karşı — is. 1) Bir şeyin, bir yerin, bir kimsenin, esas tutulan yüzünün ilerisi Karşımdaki kitap rafında eserlerim sırayla duruyor. H. E. Adıvar 2) Yol, deniz, ırmak vb.nin öbür kıyısı veya yanı Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • duvar — is., Far. dīvār 1) Bir yapının yanlarını dışa karşı koruyan, iç bölümlerini birbirinden ayıran, taş, tuğla vb. gereçlerden yapılan veya örülen dikey düzlem 2) Bir toprak parçasını sınırlayan taş, tuğla, kerpiçten yapılan engel Karabaş, bostan… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gölgeleme — is. 1) Gölgelemek işi 2) sp. Bazı takım oyunlarında ayakla veya vücutla karşı takım oyuncusunun davranışına engel olma, markaj …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • verkaç — is., sp. Futbol ve basketbolda topu takım arkadaşına aktaran bir oyuncunun karşı takım kalesine veya uygun bir yöne koşarak aynı kişiden topu geri alması …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • baraj — is., Fr. barrage 1) Suyu toplama, sulama ve elektrik üretme amacıyla akarsu üzerine yapılan bent Atatürk Barajı. Kurtboğazı Barajı. 2) sp. Futbol veya hentbolda serbest atışı yapacak oyuncunun önünde karşı takım oyuncularının yan yana dizilip… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • baskı — is. 1) Bir eserin basılış biçimi veya durumu Baskı yanlışlıkları yüzünden kapatılan gazeteler vardı. A. Ş. Hisar 2) Bası sayısı Bu gazetenin baskısı yüz bindir. 3) Bir eserin tekrarlanarak yapılan baskı işlemlerinden her biri Sözlüğün yeni… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dış — is. 1) Herhangi bir cisim veya alanın sınırları içinde bulunmayan yer, hariç, iç karşıtı Hafta sonunda şehrin dışına çıkıyoruz. Şehrin artık dışındayız. Bostanlar, bağlar, sürülmüş tarlalar. A. Haşim 2) Bir konunun kapsamına girmeyen şey 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • esir almaca — is. Karşı takım oyuncularını tutsak ederek kazanılan bir çocuk oyunu Erkek çocuklar gibi ata binmesini, birdirdir, esir almaca oynamasını çok seviyordu. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kale vuruşu — is., sp. Futbolda topun karşı takım oyuncuları tarafından kale çizgisi dışına çıkarılması sonucunda, genellikle kaleci aracılığıyla oyuna yeniden başlanması için yapılan atış …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • serbest vuruş — is., sp. Bir oyuncunun kural dışı davranışta bulunması üzerine, kural dışı davranışın yapıldığı noktadan karşı takım oyuncularının yaptığı vuruş, frikik …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • taç atışı — is., sp. Futbol veya hentbolda taca çıkan topun, karşı takım oyuncusu tarafından elle baş üzerinden geçirilip arkadan öne doğru oyun alanına atılması, yan atışı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»